14 Gece Fethiye Mavi Yolculuk Rotası
Fethiye, eğer tüm yerler ve tüm denizler tek bir renkle anılsaydı, turkuaz renginin timsali olurdu. Turkuaz, içinde yeşilden daha fazla renk barındıran ve Türk çini işçiliğinde kullanılan bir mavi tonudur. Fethiye’nin denizi, mavinin en güzel tonunu barındırır. Şehrin keyifli çarşısında dolaşırken, dar gölgeli sokakları ve küçük meydanları sizi adeta geçmişe götürür. Antik çağlarda burada bulunan Telmessos şehri, Likya’nın batı sınırındaki en önemli kentlerden biriydi. Fethiye, tarih, kültür, doğa, plajlar, su sporları, yamaç paraşütü, etkileyici tarihi yerler, koylar, gastronomi ve alışveriş gibi birçok zenginliği bir arada sunuyor.
Şövalye Adası Fethiye Körfezi’nin ağzında yer alır. Bir zamanlar Aziz John Şövalyeleri’nin yaşadığı ve şimdi yazlık evler, moteller ve kafelerin bulunduğu bir yerleşim alanıdır.
Kızılada ise adını, sahildeki kum ve çakılların gün batımında kırmızımsı bir renk almasından alır. Ada, deniz feneri dışında yapısız olup, doğu tarafının dalgalara kapalı olması nedeniyle demirlemeye ve yüzmeye elverişlidir
Yassıca Adaları, Göcek Körfezi’nde, küçük ve sakin adacıklar topluluğudur. Bu adalar o kadar küçük ve sayıca fazladır ki, her birine ayrı bir isim vermek yerine genellikle bir grup olarak anılırlar. Adaların üzerinde herhangi bir yapı ya da tesis bulunmamakta, bu da adaların doğal güzelliklerinin ve sakinliğinin korunmasını sağlamaktadır.
En büyük ada, plaja yakın bir konumda yer alır ve burada, özellikle çocuklar için mükemmel olan küçük bir doğal havuz oluşturur. Bu adaların suyu sığ ve berrak olup, adalar arası yüzerek dolaşmak mümkündür. En yakın adalar arası mesafe sadece 12 metre civarında olup, ziyaretçiler rahatlıkla bir adadan diğerine yüzebilirler. Eğer yarım saat kadar yüzme kapasiteniz varsa, dört farklı adayı ziyaret edebilir ve eğer uygun ayakkabılarınız varsa adaların üzerinde yürüyüş yapabilirsiniz.
Bedri Rahmi Koyu (Taşkaya Koyu), Türkiye’nin güneybatısında, Göcek Körfezi’nde yer alan ve özellikle yatçılık tutkunları tarafından sıkça ziyaret edilen popüler bir durak noktasıdır. Koy, Türk ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 1973 yılında kayalıklara çizdiği ünlü balık resmi ile tanınır. Eyüboğlu, Mavi Yolculukların öncülerinden biri olarak bilinir ve koy, onun adını taşıyarak onun ve Mavi Yolculuk kültürünün anısını yaşatır. Ayrıca, yine bir başka sanatçı Azra Erhat’ın çakıldan yapılmış uçurtma resmi de koyun bu sanatsal mirasına katkıda bulunur.
Koyun kendine özgü özellikleri arasında, zakkumlarla kaplı çakıllı bir plaj, terli suyu olan bir çeşme ve kayalıklara oyulmuş antik mezarlar yer alır. Koyun kuzeyindeki kaynak, beton bir duvarla çevrilmiş ve küçük bir havuza dönüştürülmüş, özellikle sıcak yaz günlerinde serinlemek isteyenler için popüler bir noktadır. Koyda ayrıca teknelere hizmet veren bir restoran ve soğuk su kaynağı da bulunmaktadır
Göbün ve Kleopatra Koyları (Hamam Koyu), Göcek’in diğer gözde duraklarından olup, Göbün Koyu, Domuz Adası’nın güneyinde, çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili uzun bir koydur. Koyun sonunda antik kalıntılar ve kaya mezarları bulunur ve Mavi Yolculuk yatları için sevilen bir duraktır.
Hamam Koyu, su altında kalan antik bir hamamın kalıntılarına ev sahipliği yapar ve bu nedenle Kleopatra’nın Koyu olarak da bilinir. Bu hamamın kalıntıları, Kleopatra’nın burada yıkandığı efsanesiyle bilinir ve koyun tarihi ve romantik bir atmosferi vardır.
Domuz Adası, adını bir zamanlar burada yaşadığına inanılan yaban domuzlarından almaktadır. Aynı zamanda, burada yaşayan bir prense atfen Isla Principe olarak da adlandırılan bu ada, çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplıdır. Koyun ortasında, Likya ve Roma dönemlerine ait kalıntıların bulunduğu 30 ila 40 metre çapında sığ bir alan vardır. Bu kalıntılar, su yüzeyinin bir metre altına kadar ulaşır ve üzerlerinde yüzmek, özellikle şnorkel ile, oldukça keyiflidir. Adanın koyu rüzgârdan korunaklı olduğu için tekneler buraya rahatlıkla demir atabilir ve bağlanabilir.
Ağa Limanı, küçük ve büyük olmak üzere iki ayrı limandan oluşur. Her iki liman da güzel bir plaj alanına açılır, ziyaretçilere kristal berraklığında sularında yüzme ve kıyıda güneşlenme fırsatı sunar. Büyük Ağa Limanı’ndan yukarıya doğru bir yol çıkar; bu yol, ziyaretçileri Köyiçi bölgesinde bulunan Roma ve Bizans dönemlerine ait tarihi kalıntılara götürür. Ayrıca, bir başka yol batıdaki tepeye ve oradan Kapıdağ Yarımadası’nın içinde yer alan ve çevresinde birkaç evin bulunduğu göle ulaşır. Bu göl etrafındaki manzara ise ziyaretçilere muhteşem bir doğal güzellik sunar.
Kocabük, Ağa Limanı’nın devamında yer alır ve Göbün Adası üzerinden Göcek Körfezi’ne açılan bir diğer gözde destinasyondur. Kocabük’ün suları ve çevresi, bölgeye has zengin bitki örtüsü ve deniz yaşamı ile dikkat çeker. Göcek Körfezi’nin kendisi gibi, Kocabük ve çevresindeki koylar da 1988’den beri Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmiştir.
Dalyan, Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan ve antik çağlarda Calbis olarak adlandırılan doğal bir kanalın kıyısında yer alan şirin bir tatil beldesidir. 1998 yılında bölge, turizmin gelişmesi ve çevreye yönelik tehlike tehdidi nedeniyle devlet tarafından özel koruma alanı ilan edilmiştir. Dalyan’da kanal boyunca sıralanan tekneler, İztuzu sahil şeridi, Kaunos antik kenti, kaya mezarları ve çamur banyosu gibi zengin tarihi ve doğal güzellikleri turistlere sunmaktadır.
Kaunos Antik Kenti, Dalyan’dan tekneyle ulaşılabilen ve kısa bir yürüyüşle erişilebilen bir yerdir. Kaunos, geçmişte önemli bir ticaret limanı olarak bilinir, ancak zamanla alüvyonlar tarafından doldurulan limanıyla stratejik önemini yitirmiştir. Dalyan’dan görülebilen kaya mezarları, Likya tipi mezarlarda yer alan ve kaya yataklarına yerleştirilen ölülerle doludur.
İztuzu sahili, Caretta Caretta kaplumbağaları sayesinde ünlüdür ve sahilin bir tarafında İztuzu plaj tesisleri, diğer tarafında ise Dalyanağzı plaj tesisleri yer alır. Bu güzel sahil şeridi dört kilometre boyunca uzanır ve çamur düzlüklerinin etrafında dolanan 5,4 kilometrelik bir kıyı şeridi ile labirent benzeri bir manzara sunar. Dalyan çevresindeki kıyılarda, her mevsim, bir metreye kadar uzunlukta kaplumbağalar görme şansınız bulunmaktadır.
Ekincik, Marmaris ve Göcek arasında yer alan ve guletler için popüler bir durak olan bir koydur. Yeşilliklerle çevrili güzel Ekincik köyü ve inşaatlardan bozulmamış, temiz koyuyla dikkat çeker. Çevreniz ormanlarla çevrili olacak ve önünüzde ise güzel bir plaj ve deniz bulunacak. Batı tarafında yer alan Semizce, Kargı ve Karaçay gibi popüler duraklama ve geceleme koyları bulunmaktadır. Ekincik limanında, Köy Önü olarak bilinen iki demirleme yeri bulunur ve burada teknelerin demirleyebileceği bir iskele mevcuttur.
Serçe Koyu, yarımada boyunca güneydoğuya ilerlediğinizde, sarp kayalıkların ardına gizlenmiş ve büyük bir doğal liman olan Serçe Koyu’nu keşfedeceksiniz. Ünlü sualtı arkeoloğu George Bass tarafından burada keşfedilen bir gemi enkazı, bölgenin zengin tarihine ışık tutmaktadır. Bu enkazdan çıkarılan eserler, günümüzde Bodrum Kalesi’nde bulunan Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir ve ziyaretçilere antik dünyaya dair eşsiz bilgiler sunmaktadır.
Bozukkale (Loryma) ise Marmaris’ten Hisarönü Körfezi’ne doğru yelken açan teknelerin, yatların ve guletlerin uğrak noktalarından biridir. Rüzgarın etkisinden korunaklı Bozukkale Körfezi, Mavi Yolculuklar için ideal bir duraktır. Tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olan bu körfez, M.Ö. 1412 yılında Atina donanmasının demir attığı ve M.Ö. 395 yılında Knidos Savaşı öncesinde donanmanın üs kurduğu bir yer olmuştur. Antik Loryma kalıntıları, körfeze hakim bir konumda yer alan tepede bulunmaktadır. Döneminin en önemli yapısı olan kale, 120 metre uzunluğunda ve on metre genişliğinde olup, günümüze kadar oldukça iyi bir durumda ulaşmıştır. Kale, körfezin girişini korumak amacıyla inşa edilmiş ve zamanla güçlendirilmiştir.
Bozburun, Hisarönü Körfezi’nde yer alan ve özellikle doğal güzellikleriyle ve sakin atmosferiyle tanınan bir diğer beldedir. Bölge, turkuaz ve lacivert tonlarında berrak suları ve tropikal denizlerin mercan renklerini andıran doğal ortamıyla ünlüdür. Bozburun yakınlarında yer alan Asar Tepesi’nde Larymna antik kentinin kalıntılarına ulaşabilirsiniz. Tepenin zirvesine ulaşmak yaklaşık 45 dakika sürer ve burada antik surlar, mezar parçaları ve diğer kalıntıları görebilirsiniz. Bozburun’a doğru yolculuk esnasında uğrayabileceğiniz bir diğer güzellik ise Söğüt limanıdır.
Simi, Yunanistan’ın en büyük ve en güzel neoklasik köylerinden birine sahip olan kozmopolit bir ada olarak bilinir. Tarih öncesi çağlardan bu yana yerleşim görmüş olup, zengin bir efsane geleneğine ve kültürel mirasa sahiptir. Kral Nireas’ın Truva Savaşı’na katılımı ile ilgili efsaneler, adanın mitolojik geçmişine dair anlatılar arasında yer alır. Yerel halk, deniz süngeri toplama ve gemi inşa etme gibi denizle ilgili faaliyetlerle uğraşmış ve bu nedenle Türk işgali döneminde (1522’den itibaren) sultandan ayrıcalıklı muamele görmüştür. O dönemde, eğitim ve kültür merkezleri olarak Agia Marina Okulu ve Aigli Okuma Odası kurulmuştur.
Simi’nin başkenti, deniz kenarındaki ve tepelerdeki çok renkli neoklasik binalarıyla ünlü olan Gialos ve Chorio olmak üzere iki büyük ilçeden oluşur. Gialos, adanın limanı olarak bilinir ve ziyaretçileri büyüleyici mimarisiyle etkiler. Chorio ise adanın daha büyük bölgesidir ve iki ilçeyi birbirine bağlayan yaklaşık 3 kilometre uzunluğundaki asfalt yolun yanı sıra, Kali Strata adında yokuş yukarı çıkan 500 geniş taş basamaktan oluşan bir yol bulunur.
Panormitis, Simi adasının güney kesiminde, huzurlu ve kutsal bir yer olarak bilinir. Adanın en ünlü ve ruhani yerlerinden biri olan Taxiarchis Michail Panormitis manastırı, birçok kişi tarafından ziyaret edilir. Bu ziyaretçiler, gümüş ve altınla süslenmiş Başmelek Mikail’in mucizevi ikonası önünde ibadet etmek veya dua etmek için Simi’ye gelirler. Bu ikona, Panormos Körfezi’nin köşesinde, Oniki Ada’nın en önemli manastırlarından biri olarak kabul edilen manastırda saklanmaktadır.
Manastırın girişinde, 1911 yılında inşa edilen ve çok renkli, görkemli bir çan kulesi bulunmaktadır. Manastır kilisesi ise 1783 yılında inşa edilmiş ve içerisinde nadir bulunan 18. yüzyıl duvar resimleri, kaburgalı tonozlar ve 1787’den kalma özenle oyulmuş ahşap ikonostasisi bulunan geniş, tek nefli bir bazilika olarak dikkat çeker. Bu detaylar, manastırın zengin tarihi ve dini mirasını yansıtır ve burayı sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, sanat ve mimari açıdan da değerli bir yer haline getirir.
Rodos, Yunanistan’ın dördüncü büyük adası olarak, Girit, Evoia ve Midilli’den sonra gelen ve yılda bir milyondan fazla turisti ağırlayan bir destinasyondur. 1.398 kilometrekarelik bir yüzölçümü ve 220 kilometrelik bir sahil şeridine sahip olan adanın, zengin bir tarihi ve doğal güzellikleri bulunmaktadır. Köyler, arkeolojik alanlar ve olağanüstü güzellikteki bir ortaçağ kenti, ada üzerindeki sonsuz sahil şeridi ve çam ormanlarıyla birleşerek eşsiz bir manzara sunmaktadır.
Rodos’un tarihi, Miken dönemine kadar uzanmaktadır ve dördüncü yüzyılda, Lysippus’un öğrencisi Rodoslu Lindoslu Chares tarafından yapılan ünlü Rodos Heykeli ile büyük bir refah dönemi yaşamıştır. Ancak M.S. 155 yılındaki yıkıcı deprem, Persler, Araplar, Sarazenler ve Selçuk Türkleri gibi birçok fatihin adayı ele geçirmesiyle sonuçlandı. 1309 yılında Hospitaller Şövalyeleri, adayı satın aldı ve Avrupa’da benzeri olmayan tahkimatlar ekleyerek kaleyi restore etti. Bu kale, 1522’de Türkler tarafından fethedilene kadar şövalyelerin merkezi olarak kalmıştır. 1912 yılında İtalyanlar tarafından işgal edilen Rodos, 1948 yılında Yunan devletine bağlanmıştır.
Rodos’un başkenti, M.Ö. 408 yılında kurulmuş ve dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Şehir, eski ortaçağdan kalma müstahkem şehir ile eski neoklasik binalar ve diğer modern yapılarla harmanlanmıştır. Ortaçağ kenti, UNESCO Dünya Mirası Anıtı olarak kabul edilmiş ve merkezi liman etrafında yarım daire şeklinde inşa edilmiştir.
Halki, adını antik dönemlerde adada bulunan bakır madenlerinden (chalkos) alır ve 1983 yılından itibaren dünya çapında gençler için “Barış ve Dostluk Adası” olarak tanınmaktadır. Bu ada, sakin bir ortamda keyifli bir konaklama fırsatı sunarak, ziyaretçilerine huzurlu bir deneyim vaat eder. 19. yüzyılın sonlarında, ada sakinleri gemicilik ve deniz süngeri ticaretiyle meşgul olmuş ve bu sayede Halki zenginleşmiştir. Rodos’un tarihi yolunu paylaşan Halki, 1948 yılında Yunan devletine entegre olmuştur.
Nimporio, adanın başkentidir ve kristal mavisi denize bakan bir amfitiyatro şeklinde inşa edilmiş olup, pitoresk sokakları ve eşsiz mimari unsurlarıyla süslenmiş evleriyle dikkat çeker. Bu, Yunanistan’ın en güzel neoklasik kasabalarından biri olarak kabul edilir. Chorio ise eskiden adanın antik başkenti olup, korsan tehditlerinden korunmak amacıyla Hospitaller Şövalyeleri tarafından güçlendirilmiş bir kale yanına inşa edilmiştir. Korsan tehdidi azaldıkça, yerel halk Nimporio’yu veya Halki’yi(1850-1870) kurmuş ve muhteşem konaklar inşa etmiştir. Bu konaklar bugün adanın geçmişteki zengin ve müreffeh zamanlarını yansıtmaktadır. Halki, tarihi ve kültürel değerleriyle dikkat çekmekte olup, bir miras kasabası olarak listelenmiştir.
ilos’un engebeli ve dağlık arazisi, yoğun ormanlık sırtları, dağlık manzaraları ve yeşil vadileri, dört yüz çeşit çiçek ve ot türüne ev sahipliği yapmakta ve aynı zamanda Bonelli kartalları, şahinler, bülbüller, saka kuşları, balıkçıllar ve arı kuşları gibi nadir kuş türlerinin yaşam alanı olmaktadır. Adada aynı zamanda pitoresk köyler ve büyüleyici plajlar bulunur. Tilos, Avrupa’daki son cüce fillerin yaşadığı yer olarak bilinir; bu filler yaklaşık 45.000 yıl önce adada ortaya çıkmış ve 4.000 yıl önce soyları tükenmiştir.
Tilos’un tamamı, bir ekolojik park olarak kabul edilmekte ve çeşitli uluslararası anlaşmalarla korunmaktadır. Antik dönemlerde, Tilos şifalı bitkileriyle tanınmış ve Klasik Antik Çağ’da, ünlü bir antik şair olan Irinna’nın yaşadığı dönemde ün kazanmıştır.
Megalo Chorio, adanın başkenti olup limanın 7 km kuzeybatısında konumlanmıştır. Bu küçük kasaba, bozulmamış geleneksel mimarisiyle dikkat çeken taş evleriyle ünlüdür. Dar sokaklarında yürümek, ziyaretçilere keyifli ve huzurlu bir deneyim sunar. Ortaçağ’dan kalma bir kale, antik tepedeki Tilos kasabasının yerine inşa edilmiştir ve adanın zengin tarihini yansıtmaktadır.
Nisyros, Ege Denizi’nde yer alan ve turizmin etkisi altına girmemiş, doğal güzellikleriyle dikkat çeken adalardan biridir. Mitolojik bir hikayeye göre, Nisyros Devler ve Tanrılar arasındaki epik savaş olan Gigantomachy sırasında yaratılmıştır. Poseidon’un, Dev Polyvotis’i yenen ve onu Ege Denizi’ne batıran kaya parçası, Nisyros adasını oluşturmuştur. Bu efsane, ada üzerindeki volkanik aktivitenin, mağlup devin öfkeli nefesleri olarak anlatılır. Nisyros, Yunanistan’daki volkanik merkezler arasında en yenisi olup, Milos, Santorini ve Methana ile birlikte halen aktif olan bir volkanik merkezdir. Antik dönemlerde, Nisyros sakinleri yakınlarındaki Gyali adasından çıkardıkları obsidyenle önemli bir ticaret geliştirmiştir.
Adanın başkenti ve limanı olan Mandraki, inanılmaz Arnavut kaldırımlı meydanları ve dar sokakları ile ünlüdür. Bu sokaklar, ahşap balkonlu, iki katlı, beyaz veya renkli evlerle süslüdür. Bu evler, yerel volkanik kayadan inşa edilmiş ve ponza taşıyla yalıtılmıştır. Adaya vardığınızda, yanardağın etkileyici manzarası sizi karşılar. Yanardağın kalderasına yürüyebilir ve fokurdayan buhar bacalarını gözlemleyebilirsiniz. Kalderanın dibinde, her biri kendi adına sahip, iyi durumda olan on krater bulunmaktadır. En büyük ve en etkileyici olanı “Stefanos” adıyla bilinir ve elips şeklinde bir yapıya sahiptir. Volkan, 2,400 metre uzunluğunda ve 950 metre genişliğinde bir vadi (kaldera) oluşturur.
Kos, Oniki Ada Grubu’nun üçüncü büyük adası olarak, turkuaz renkli suları, sonsuz kumsalları, yemyeşil bitki örtüsü, bolca akan dereler, antik ve ortaçağ anıtları ile İtalyan mimarisinin görkemli binalarıyla zengin bir tarihi ve doğal güzellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Adanın ismi, efsaneye göre eski bir kral olan Merops’un kızı Koos’tan gelmektedir. Kos, aynı zamanda “Tıbbın Babası” olarak bilinen Hipokrat’ın (MÖ 460-377) doğum yeri olarak da ünlüdür ve Neolitik çağlardan (MÖ 5-4. binyıl) bu yana yerleşim görmüştür.
14.yüzyılda, Kos, Aziz John Tarikatı’na bağlı Hospitaller Şövalyeleri tarafından ele geçirilmiş, adanın eski kalelerinin surları güçlendirilmiş ve yenileri inşa edilmiştir. Türk işgali sırasında ada, Şövalyeler ve Venedikliler gibi birçok istilacının saldırısına uğramıştır. 1912-1945 yılları arasında İtalyan yönetiminde kalan Kos, bu dönemde birçok anıtsal kamu binasının inşa edildiği bir dönemden geçmiştir. 1948 yılında adanın Yunanistan’a bağlanması ile Kos’un modern tarihi şekillenmiştir.
Bodrum, MÖ 12. yüzyıla kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. Antik adı ‘Halikarnas’ olan bu kent, MÖ 5. yüzyılda yaşamış ve ‘Tarihin Babası’ olarak bilinen Herodot’un doğum yeridir. Ayrıca, Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Kral Mausolos’un (MÖ 350) Mozolesi, bu kentte yer almaktadır. Bodrum’da Klasik Dönem’den günümüze ulaşan tek yapı ise Amfitiyatrodur. Bodrum’a geldiğinizde mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir diğer tarihi yapı ise Aziz Petrus Kalesi’dir. Orta Çağ’a dayanan bu kale, bölgenin en iyi korunmuş eserlerinden biri olarak kabul edilir.
Bodrum limanı, şehre hizmet veren Bodrum-Milas Uluslararası Havalimanı’na (BJV) yalnızca 20 dakika uzaklıktadır. Zengin tarihi dokusunun yanı sıra, doğal güzellikleri, berrak denizi ve canlı gece hayatı ile de tanınan Bodrum, yerli ve yabancı turistler için popüler bir destinasyondur.
Talep Gönder: Fethiye’den Yunan Adaları – Bodrum
Bu rota yalnızca özel yat kiralama için geçerlidir. Kabin kiralama talepleriniz ve daha fazla bilgi için lütfen bizimle iletişime geçin.
Guletbookers merkezi Bodrum - Türkiye'de olan, her ihtiyaca uygun kiralık yat filosu ve avantajlı fiyatları ile
unutamayacağınız anlardan oluşan mavi tur ve yat turu deneyimini en iyi şekilde sunmayı amaçlayan bağımsız bir şirketidir.
Sorunsuz İletişim için WhatsApp üzerinden iletişime geçin.
Uzmanlarımız ile görüşerek, daha fazla seçeneğe göz atın.